28 Nisan 2014 Pazartesi

Instagram ile pazartesi numero 3

Instagrami gec kesfettim ama giderek daha fazla hosuma gidiyor. Gecen haftadan beri takipci sayim artti. Sevincliyim... Instagram adresim: unicodeco

Bu hafta hep minicik seylerle ugrastim. Postaladiklarim var postaya verilmeyi bekleyenler var, benimle birlikte Turkiye'ye gidip oradan kargolanacaklar var.  Yuzde 70'i de Kucuk Prens . Sevgili S. Exupery'ye ne kadar tesekkur etsem azdir. Cocuklara buyuklere sahane bir eser birakti. Ayrica bu sabah siparis defterime  soyle bir baktim da anahtarlik, isimlik, vaftiz sekeri yaninda sus, kitap  ayraci canta .. gecen yildan beri tam 285 tane Kucuk Prens yapmisim. Bunun icin de ayrica tesekkur ederim.

Adetli siparis geldiginde hepsini bir seferde bitirmiyorum. Once kafalar, sonra vucut, sonra botlar en son olarak da mantosunu yapiyorum. Daha duzgun  oluyor ve daha cabuk bitiyorlar.

Bu haftanin instagram fotografinin hikayesi de bu :)


Bu hafta asiri yuklu bir programim var. Gozlerim biraz yorgun, sol elimi dun firinda yaktim. Ama geen de sukur bu haftayi atlatirsam rahatlayacagim.

Bana guc kuvvet dileyin.

Iyi haftalar dilerim..

21 Nisan 2014 Pazartesi

Instagramda bu hafta numero 2

Merhabalar, herkese iyi haftalar..

Instagram adimi yazarak baslayayim yaziya: unicodeco

Nasil gecti haftaniz? Ben Ulusoy macerami tamamlayip sag salim evime ulastiktan  sonra iki gunde kendime zor geldim. Yaslaniyorum artik amanin!.. Yakini net gorememekle basladim, bir gece uykusuz kalinca saftim kaydi  o zaman iyice anladim. Beni yenemezsiniz ey yillar! Yaslanabilirim ama icimdeki o saftirik cocuk asla buyumeyecek tamam mi?
Neyse yillar ile kozumu sonra paylasirim. Ne demistik iki hafta once? Artik pazartesileri instagramin olsun di mi?  Her hafta yazmam gerektigi halde gecen hafta yaziyi yayinlamayinca bastan su koydugumu sanmayin. Mazeretim var. Gecen hafta dunyanin dort bir yanindan yaptigimiz bulusmalara bir yenisini ekledik ve Istanbul'da bulustuk. Nerelerden mi geldik? Rusya( Mira'nin deyimiyle Rosya ), Fransa, Isvicre, Ingiltere, Birlesik Arap Emirlikleri, Yunanistan, bunun yani sira Istanbul, Antalya ve Izmit..  Benim gelisimi bilen cok fazla insan yoktu o yuzden cogu arkadasa surpriz oldu. Yedik, ictik, gulduk. Caddebostan Cafe Nero'da o saatte oturanlarin bizi unutabileceklerini sanmiyorum epey gurultu yaptik. Oradan baska bir yere gidildi ve finalde bize "Bostanci deniz otobusu iskelesi surada azicik yuruyuverirsiniz" diyince inandik. Megerse 5.5 km imis. Yurumekten yana problemimiz yok hem de ne guzel konusa konusa gittik iskeleye ama gene de SURASI DEGILMIS. :))))



Elimdeki siparisler sirada birbirlerinin uzerine cikmis durumda. Gece gunduz Turk filmlerindeki fedakar  anneler gibi elimde igne calisiyorum. Bir kafaya yarim uzun basortusu eksik. Ama ne diyoruz, sukur sukur sukur..

Asagidaki instagram fotografi da mayis ayinda yapilacak bir partide verilecek hediyelerden. Bildiniz! Parti temasi Pamuk Prenses ve 7 cuceler :)) Bu partiyle Derya yeni isi icin kollari sivayacak ben de ona elimden geldigi kadar yardimci olacagim. Ilerleyen gunlerde onun bilgilerini de paylasacagim.

Iste Pambik Prensesimiz. Tam 8 cm  ve yaka ignesi olarak hayatina devam edecek :))




19 Nisan 2014 Cumartesi

Yunanistan'a Ulusoy ile gelmek mi ? Bir daha dusunun!

Yunanistan'a geleli hemen hemen 5.5 yil oluyor. 2 yil da oncesinden hesaplarsak demek ki tam 7.5 yildir Yunanistan- Turkiye arasi otobusle gidip geliyorum.
Neden o kadar yolu otobusle gidiyorsun diye sorabilirsiniz. Ucak ne yazik ki Selanik'e iniyor ve Selanik- yasadigim sehir arasi 2.5 saat. O yuzden direk otobusle gelmek daha mantikli.
Bu 7.5 yil icinde cesitli otobus firmalari kullandim. Ama % 90 Metro ile gidip geldim. Gecen aylarda Ulusoy firmasinin Selanik'in en buyuk acentalarindan biri ile Yunanistan icin ortak hareket edeceklerini duyunca denemek istedim.
Istanbul'dan otobuse bindigimizde otobusumuz gayet temiz, şık idi ve hersey yolunda gorunuyordu.
Toplam 8 yolcu saat 9'da basimiza gelecekleri bilmeden otobuse bindik.
Geceyarisini yarim saat gece Turk gumrugune girdik. Pasaport kontrolunden gectik ve sofor bize otobusten bavullarimizla birlikte inmemizi , otobusun x-ray e gonderilecegini soyledi. Acikcasi ben bundan huylanmadim cunku bazen rutin bir sekilde bu uygulama yapiliyor, bazen bavullar da araniyor. En fazla yarim saatlik bir gecikme demek .

Aradan bir saate yakin bir sure gecti. Ortada ne otobus ne de sofor gorunuyordu. Merak ettik oradaki gumruk polisine aramanin neden bu kadar uzun surdugunu sorduk. O da bize bu otobusle Yunanistan'a gidemeyecegimizi soyledi. Sok icinden nedenini sorduk. Bu sekilde yolcu tasiyan otobuslerin sinirdan gecmesi icin belli bir yolcu dolulugunu saglamasi gerektigini aksi takdirde sinirdan gecemeyecegini soyledi. Yani biz de gecemiyorduk.

Ama otobus yola cikmadan bu yuzdenin varligini bilmiyor muydu? Hem de Ulusoy gibi yurtdisinda da yillardan beri yolcu tasiyan bir firma?

Gumruk polisi tabii ki Ulusoy'un bu durumu bildigini ama sansini deneyip belki gecerim diye yola ciktigini soyledi.

Panige kapildik. Yolculardan bir tanesi Alexandropouli'den Girit'e giden ucagini diger ikisi de feribotu kaciracaklardi.

Bir sure sonra sofor otobusuyle ortaya cikti. Ne olacagini sorduk . Cok profesyonelce bir yanit verdi. " Bilmiyorum ben zaten bu hatta ilk defa ciktim zaten otobus de bana zimmetli degil". Harika degil mi? Aynen Istanbul'da "ben karsinin taksisiyim adresi bilemem" diyen uyanik taksi soforleri gibi. ,

O dakikadan sonra toplam sekiz yolcu tavuk ardinda giden civcivler gibi soforun arkasini takip etmek zorunda kaldik. Cunku adam surekli olarak telefon ile konusuyordu  - ya da konusuyor gibi yapiyordu- . Bize bir cozum bulmasi gerektigini, Ulusoy gibi bir firmanin yolcularini bu sekilde ortada birakamayacagini  vs vs.. Bu arada cok komik de bir tiyatro dondu ortada. Yunanistan'dan gelen diger Ulusoy otobusu ile karsilastik. Diger otobusun soforu pesinde 4 tane yolcu getirip otobusu gecirecegini soyledi. Bir yarim saat bizi bu sekilde oyaladiktan sonra beraberindeki yolculari da alip gitti. Daha sonra resmi plakali bir arac gelip soforu aldi ve kameralarin gormedigi karanlik bir noktaya goturdu. Gitmeden once sofor siniri gececegimizi soyluyordu ama donuste ali al moru mor bir sekilde otobusun gecemeyecegini soyledi.

guldugume bakmayin 


Saka gibi. Buyuk bir kurumsal oldugunu iddia eden bir firma, yolu bilmeyen ve sorumluluk almayan bir sofor, olaylardan tamamen habersiz Yunan sofor ve asiri sinirli ve umutsuz 8 tane yolcu.

Bitmedi.. 2 yolcu 40 km uzakliktaki Alexandropouli'den arkadaslarini cagirdilar. Bilet paralarini iade almalari gerektigini soyledim. Biraz zor olsa da geri alip gittiler. Kaldik 6 kisi . Sofore iki ulke arasinda calisan taksileri aramasini en azindan o sekilde bizi varis noktasina ulastirmasi gerektigini soyledik. Soforun cevabi "tamam bulun taksiyi" oldu. Cok ama cok yogun israrlarimiz sonunda bir taksi telefonuna ulasti -ki bu cidden zor degildir cunku duty free dukkaninda ve kapilarda bu taksilere ulasacaginiz telefon numaralari hep vardir. Her neyse, Asagikoylu Ibrahim adinda bir soforu aradi, konustu. Ibrahim bey 6'ya ceyrek kala geliyorum dedi, icimize biraz su serpildi.

Bu arada gun agardi, kuslar otmeye basladi, biraz isinmak icin otobuse girdik. 2 yolcu daha kendi imkanlari ile gittiler biz 4 kisi kaldik.


gun agardi kuslar otusuyor biz hala bekliyoruz

bombos bir otobus 

Saat 6:30 oldu, 7 oldu ne taksi var ortada ne Asagikoylu Ibrahim Bey.  Otobusumuzun soforu de daha fazla arama yapmayi telefonunun pili bittigi icin kabul etmiyor :) Muhtesem bir durum. Bu arada hepimizin sinirleri bozuldu gulup dalga geciyoruz. Yunan sofor iletisim kuracagi tek insan olan bendenize  bel baglamis durumda. Aslinda acinasi durumdayiz. Soforle zaman zaman sertlesen tartismalari filan hic yazmiyorum bile.

Gumruk kapisindan Turkiye'ye giris yapan her araca buyuk bir umutla belki taksidir diye bakiyoruz. Ama heyhat ambulans bile geldi bizim taksi gelmedi. Nihayetinde kurtaricimiz Asagikoylu Ibrahim Bey saat 7 civarinda otobusun yanindan korna calarak gecti ve gitti. Issiz adada uzaktan gecen yelkenliyi kacirmis kazazedeler misali bakakaldik giden taksinin ardindan. Otobus soforu lutfen aradi ve taksinin icindeki yolculari birakip donecegini bizi alacagini soyledi.
Saat tam 07:30 'da taksi geldi, biz bavullarla hemen taksiye yapistik icine gectik oturduk. Yunan sofor ayrilirken artik bana "filenada mou" yani canciger arkadasim diye hitap ediyordu. :)

En mutlu an!. Taksi geldi biz taksiye yapistik :)


Sinirdan tam ciktik oh ne guzel derken Cahit Bey fotograf makinasini unuttugunu farketti. Don geri makinayi al tekrar cik.. Bir turlu su gumruk sahasindan cikamiyoruz nasil bir sanssizlik!..

siniri geciyoruz yuppiiiii yasasiin elaaaaa


Iki ulkeyi birlestiren kopruyu gectik, pasaportlarimizi Yunan polisine onaylatip girisimizi yaptik. Asagikoylu Ibrahim Bey sagolsun beni evin kapisina kadar birakti. Birbirimize el salladik ve ben bitkin bir sekilde eve yollandim.

Bu yolculuktan bana kalanlar:

Otobuste servisin kahve- kek- internet baglantisi- dokunmatik TV ekrani degil bir  sorun ciktiginda o sorunu cozmek demek oldugunu  ogrendim.
Cok degerli iki insanla tanistim. (Cahit Bey ve Nilgun Hanim. Bir nevi 6.5 saatlik kader ortakligi yaptik. )

Ve bir daha Ulusoy ile Yunanistan mi? Asla!...  Daha bastan sinirda problem yasanacagini bilen , sorun yasandiginda da kirk dereden sorun getiren "kurumsallasmis" bir firma? Kalsin.


7 Nisan 2014 Pazartesi

Instagram savul ben de geldim.

 Eveeeet secim geldi gecti, ezdi de gecti, yakti da gecti, caldi cirpti da gecti. Detaya girmeyecegim cok sinirim bozuluyor.

Tum duzensizliklere, haksizliklara ve kara bulutlara ragmen bahar geldi icimiz gene kipir kipir. Bahar kelimesi Yunanca acilis, uyanis anlaminda kullaniliyor. Ne guzel bir tanim degil mi? Tum doga, hayvanat, nebatat, insanat uyandik valla bir de kafaca uyansak daha guzel olacak ya neyse.

Instagram mecrasina ben de daldim bahar ile birlikte , onu haber vereyim dedim. Aslinda ocak ayindan beri oradayim ama duzenli olarak fotograf paylasmaya yeni basladim. Hem buradan da duyurmamistim niye atlamissam.

Buyrunuz instagram adresim: unicodeco . Ilerleyen gunlerde bloga bir de gadget ekleyecegimdir.

Tatatataaaaaam duyan duymayan olmasin pazartesi gunlerini mutevazi blogumun instagram gunu ilan ediyorum. Artik gunun anlam ve onemine gore dukkanda ne varsa onu paylasacagim. Bugunun temasi bahar ve  su zilli kiz.


Daha once de yapmis oldugum bir bebek etegine fisto koyduk biraz daha susledik.


Detay manyagiyim artik beni taniyorsunuz.

Hadi duyan duymayan gelin beni bulun instagramda. Bekliyorum ona gore.

Umarim guzel bir haftaya baslamissinizdir.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...